Bugün Anadolu’nun batı sahilinde olan Milet adlı antik Yunan şehri geçmiş Anaksimandros isimli büyük bir insana ev sahipliği yapmıştır. Bu kişinin muhtemelen MÖ 610 civarında doğduğu dışında hayatıyla ilgili pek bilgi yoktur. Bunun nedeni de büyük ihtimalle kendisinin pek fazla yazmamış ve bu işi öğrencilerine bırakmış olmasıdır.
Bugün onun hakkında bildiklerimiz daha sonraki Yunan bilimciler ve filozoflar tarafından dolaylı olarak ulaştırılmıştır. Dolayısıyla biz de sizlere bu sonraki nesil tarafından ele alınan yazılardan yola çıkarak çeşitli bilgiler vereceğiz. Bunlar arasında Anaksimandros kimdir sorusundan onun felsefe ve evren modeline kadar birçok şey anlatacağız. Hazırsanız tarihteki bu ilk bilim adamının yaşamına tanık olmaya başlayabiliriz.
Anaksimandros ve Evren Hakkındaki Düşünceleri
Herkesin düz olduğuna ve sonsuz bir boşlukta sütunlar üzerinde durduğuna inandığı bir dünya hayal edin. Büyük dahi Anaksimandros hayatı boyunca bu dünyanın çadır gibi bir evrenin tam ortasında durduğuna yönelik inançları görmüştü. Bu düşünce, hepsi dünyadan eşli uzaklıkta olan yıldızların da o evrenin dış sınırlarına yapışmış olduğunu söylüyordu.
Şimdi genel inancın aksine dünyanın bir derinliği olduğunu, tamamen desteksiz bir şekilde boşlukta durduğunu düşünün. Ayrıca yıldızların, ayın ve Güneş’in sadece eşit mesafelerde durmakla kalmadığını da buna ekleyin. Bu üç boyutlu Dünyanın etrafında döndüğünü bildiğinizi hayal edin. İşte bu düşünce Anaksimandros tarafından ortaya atılan bir düşüncedir.
Böyle bir düşünce o zaman bile çok kabul görmeyecekti. Çünkü, evren ile ilgili bu yanlış konuları tamamen değiştiren devrim niteliğinde bir yaklaşım olurdu. Bu durumda Anaksimandros ve yaşadığı dönemlerde ele aldığımız bilimsel bilgiler açısından dev bir sıçrama anlamına gelirdi. Bu durumu kabullenmek ya da kabul ettirmek her açıdan çok zor bir şeydi.
Anaksimandros Sonsuzluk Teorisi
Sık sık modern astronominin babası olarak anılan Anaksimandros bugün batıda mevcut evren kavramının başlangıç noktasıdır. Yunan kökenli olan bu deha, bugün modern Türkiye’nin bir parçası olan Millette yaşayıp öldü. Ama evrenle ilgili görüşlerini biçimlendirirken çok fazla yolculuk yaptı. Kendisi fizik, felsefe, geometri ve astronomi alanlarının en büyük isimlerinden kabul edilen Miletli Thales’in öğrencisiydi.
Miletli dehamız Anaksimandros ve onun hayatı ile ilgili olduğu gibi Thales hakkında da çok detaylı bilgiye sahip değiliz. İkisinin de hayatı ve çalışmaları ile ilgili bilgiler daha sonra yaşamış olan Yunan bilim insanları tarafından kaleme alınmıştır. Özellikle Aristo ve Theophrastus’un metinlerinden günümüze ulaşmıştır. Onlar dâhimizi bilim insanından daha çok sonsuzluk ve sınırsızlık konusunda cüretkâr bir teoriyi savunan bir felsefeci olarak tanımlamaktadır.
Kendisi hiçbir şeyin bir başlangıcı ve sonu olmadığı göklerin ve dünyaların bu sonsuzluktan doğduğu prensibini savunuyordu. Ancak asıl kalıcı etkiyi yaratarak dünyayı değiştiren teorileri ortaya koyan astronomi alanındaki fikirleriydi. Çünkü bu fikirler Anaksimandros felsefesi açısından çok önemliydi. Her şey sonsuzdan geliyor ve her şey sonsuza gidiyor mantığı bugün bile yavaş yavaş fiziğe egemen olmaya başlamıştır.
Anaksimandros ve Evren Modeli: Topografik Bir Evren
Kendisinin en önemli başarısının evrenin merkezinde tamamen desteksiz duran dünya fikrini kavramsallaştırmak olduğu söylenebilir. Diğer Yunan düşünürler dünyanın sularla, sütunlarla veya başka fiziksel yapılarla yerinde tutulan düz bir disk şeklinde olduğunu savunuyordu. Ancak Anaksimandros yerçekimi kavramını bilmesine rağmen evrenin merkezinde olan dünyanın bütün diğer uzantılara eşit mesafede olduğunu düşünüyordu.
Hiçbir şekilde iki yana veya yukarı aşağı kaymadığını ve zıt yönlerde aynı anda hareket edemeyeceği keşfetmişti. Böyle olduğu için olduğu yerde sürekli kaldığına inanıyordu. Dahası dünya özgürce havada asılı durduğundan Anaksimandros Güneş’in, Ay’ın ve yıldızların dünyanın etrafında döndüğünü öne sürüyordu. Bu da güneşin neden batı tarafında gözden kaybolup doğu tarafında tekrar yükseldiğini açıklıyordu.
Bu fikre dünyanın bir derinliği olduğu fikrini de eklemelisiniz. Buradan çıkarılacak sonuçta evren ile ilgili nasıl devrim niteliğinde bir fikrin ortaya çıkmış olduğudur. Ayrıca Anaksimandros tarafından oluşturulan düşünceler ve keşifler sadece bunlarla sınırlı değildi. Kendisi yıldızların arasındaki boşluğu da isimlendirmişti. Bu ona göre Apeiron’du.
Anaksimandros Apeiron Kavramını Buluyor: Yıldızlar Arasındaki Boşluk!
Büyük dehamız Anaksimandros daha önce de dediğimiz gibi uzay veya derinliği olan bir evren fikrini keşfeden kişi olarak tanımlanabilir. Dünyayı gezegensel tarzda bir göksel mağara içinde görmek yerine göksel cisimlerin dünyadan farklı uzaklıklarda olduğunu düşünmüştü. Aralarında hava veya boşluk bulunduğuna inanıyordu.
Bu göksel cisimlerin mesafelerini dünyanın etrafında dönüşlerine göre tanımlamaya çalışmıştı. Ama yıldızların en yakında, Ay’ın onlardan uzakta ve en uzakta da Güneş’in olduğunu söyleyerek yanılmıştı. Anaksimandros kendi versiyonuyla evrenin bir haritasını çizmiş olabilir. Detaylarında yanılmış olsa da grafiksel sunumunda bu yine de çok çarpıcı bir değişiklikti. Ayrıca yaşadığı dönem için kabul edilmesi güç olan bu yaklaşım onu hayatı boyunca zorlayacaktı.
Kendisi, tasvir etmiş olduğu evren modelinin içerisinde yer alan yıldızları da düşündü. Bu cisimler ona göre çok uzakta olmalıydı. Bu yüzden de aralarında bir boşluk bulunmalıydı. İşte bu boşluk, ilk dâhimiz tarafından Apeiron olarak adlandırıldı. Ancak tabi ki de uzaklıklar ve evrenin modeli hakkında hâlâ yanılıyordu. Ancak Anaksimandros sadece evreni açıklamakla da sınırlı kalmadı. Bilimin o zaman bilinen ya da bilinmeyen birçok dalına da el attı.
Anaksimandros ve Diğer Başarıları
Anaksimandros sadece astronom değildi. Kendisinin Babil’den Yunanistan’a Güneş saatini getirerek gün dönümlerini ve ekinoksları hesaplamak için kullanılan kişi olduğuna inanılıyor. Coğrafya bilimine de bilinen dünyanın ilk haritasını çizdiğine inanılıyor. Ki bu tek başına muazzam bir başarıydı. Çünkü sadece evreni açıklamakla kalmayıp doğada yer alan diğer gerçekler üzerine de düşünmüştü.
Aynı zamanda biyoloji biliminde insan soyunun, dünyanın hayvan sakinlerinden evrimleşerek ortaya çıktığını düşünmüştü. Belki de bu düşünce Anaksimandros için evren modelinden daha da önemli olabilirdi. Çünkü bu düşüncesiyle bilim insanları, Darwin’in evrim teorisini ondan önce geliştirmiş olabileceği de öne sürüyorlar. Düşüncesinin temelinde canlıların güneşin ısıttığı sulardan dışarı çıkan ilkel balık türleri olduğuna inanıyordu.
Görüldüğü gibi topraklarımız bunlar binlerce yıl önce bir dehaya ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca bu deha sadece içinde yaşadığı toprakları açıklamaya çalışmakla kalmamıştır. Gece gök yüzüne kafasını kaldırdığında ilerde Anaksimandros modeli olarak bilinecek bir model de düşünmüştür. Bu çabasıyla da bu topraklarda evren boyutlarında fiziği, coğrafyayı ve biyolojiyi başlatan kişi olarak anılmaktadır.