İlk kez ortaya çıkışı M.Ö. 1600’lere kadar dayanan, bazı kaynaklara göre ise ilk kez 1800’lü yıllarda gösteriler sergileyen palyaçolar; insanları güldürmek, eğlendirmek ve neşelendirmek amacıyla renkli ve değişik palyaça kostümü giyen, kırmızı ve büyük yuvarlak bir burun takan, yüzüne boya sürerek insanlara gösteri yapan bir güldürücü kimlik ve eğlence maskotudur. Günümüzde gelişen teknoloji ve imkanlar ile (sanal dünya, Metaverse evreni, 3D gösterileri gibi) sayıları oldukça azalsa da hala doğum günleri, partiler, davetler, açılışlar, eğlence merkezleri gibi pek çok alanda gösteri sergilemektedirler.
Kimi insan tarafından sevilen ve beğenilen palyaçolar kimi insana göre de korkutucu ve sevimsiz gelmektedir. Parklar, eğlence merkezleri ve AVM’lerde gösteri yapan palyaçolar, kimi çocukları eğlendirip güldürse de kimi çocuk için korkutucu ve tehlikeli bir varlık gibi görülmektedir.
Dünyada pek çok fobi ve çeşidi bulunmaktadır. Bu fobilerden biri de “Koulrofobi” yani palyaço fobisi adıdır. Peki neden palyaçolardan korkarız?
İşte palyaçolardan korkmak için geçerli sebepler:
1) Palyaçolar, suratlarında abartılı makyajlar taşırlar ve o makyajın altında da sahte bir gülüş… İnsana hiç de samimi gelmeyen o gülüş ve surat ifadesi, palyaçoyla göz teması kuranları tedirgin eder hatta ürpertir. Ayrıca sürekli gülüyor olmaları oldukça sinir bozucu olabilmekte ve sosyal çevrede diğer insanların yüz ve mimiklerinden anlayabildiğimiz duyguları, palyaçonun o sahte gülümsemesi ve boyalı suratında görememekteyiz. Bu durum da insana hiç güven vermemektedir.
2) Palyaçolar, sürpriz bir kutu gibidir. Esprilerini hep sürprizler üzerine kurarlar. Birden açılan ve içinden fırlayan şeyler çıkan kutular, suratınıza yiyebileceğiniz pastalar, anlam veremediğiniz ani kahkahalar, rahatsız edici şakalar, yüzünüze fışkıran sular ve daha fazlası… Tüm bu şakalar, normal bir insanın yapacağı şakalar olmayacağı gibi insanı tedirgin ve huzursuz hissettiren aynı zamanda da güven duygusunu da sarsan ve hatta palyaçolara yaklaşımını kötü etkileyip, onlara karşı olan tüm güvenini yıkan faktörlerdir. Kısaca palyaçolara güven beslemek çok zordur. Yani güvenilmezlerdir de diyebiliriz.
3) Beynimiz müthiş bir makine gibi hem karmaşık hem de sistemli bir şekilde çalışır. Tanımlayamadığı ve bilemediği bir şeyi veya bir durumu savunma mekanizmasını kullanarak öteler ve korku ya da endişe duygularını açığa çıkararak alarm verir. Korku duygusunu üst düzeyde tutarak o şeye veya duruma uzak kalmayı sağlar. Beynimiz bu yüzden de bilemediği bir şey olarak palyaçoyu algılarsa ondan korkması ve uzaklaşması da muhtemeldir.
4) Bazı film, tiyatro, kitap gibi eserler bizleri korkutma adı altında palyaçodan uzaklaşmamıza sebep oldular. Katil palyaçolar, takip eden psikopat palyaçolar, aniden karşımıza çıkan palyaçolar ve daha fazlası… Kitaplar ve filmlerde palyaço kıyafetli karakterin bir korku karakteri olarak beynimize işlemeleri de onlardan korkmamızın bir başka geçerli sebebi elbette.
5) Sergiledikleri tuhaf hareketlerle bizleri güldürmekten çok onlara karşı bir acıma duygusu duymamıza itiyor. Bu durum da insanın canını bir hayli sıkıyor. Ne yapacakları belli olmayan ve hareketleri yüzünden insanın canını sıkan bu güvenilmez oyunculardan uzak durmak ve korkmak için bir sebep daha.
Kimi insanın zihninde bir korku ögesi olarak kodlanan palyaçolar, bilinç altında bir tehdit olarak algılanıyor ve palyaço fobisi olan kişilerde titreme, nefes kesilmesi ve bağırma gibi tepki ve refleksler görülebiliyor. Psikolojik bir travma da yaratabilme riskine sahip bu ürkütücü (kimi insana göre) olan oyuncular, palyaço fobisine (Koulrofobi) sahip insanlar için tam bir kabusa dönüşebiliyor. Kâbus derken tam anlamıyla bir kâbus. Kişinin rüyalarına girerek onu huzursuz edebiliyor ve hatta ilerleyen aşamalarda kişinin psikolojisini de bozarak bipolar bozukluk, şizofreni gibi psikolojik rahatsızlıkları tetikleyerek ortaya çıkmalarına sebebiyet verebiliyor.
Koulrofobiye sahip insanlar; palyaço görmekten, fotoğraflarına bakmaktan ve hatta isimlerini bile duymaktan hiç hoşlanmazlar.
Her ne kadar yetişkinler palyaçoların çocukları eğlendirdiğini sansalar da durum hiç de öyle değil. Araştırmalara göre palyaço fobisi olan yetişkinler, çocukluk travması yüzünden palyaçolardan korkuyor. Yani fobi, çocukluk çağından geliyor. Çocukken bir palyaço travması yaşamayan yetişkinlerin palyaço fobisi ise izlenen film veya diziler, okunan kitaplar gibi yerlerde yer alan sahneler veya olaylar yüzünden, yetişkinlikte gelişebiliyor.
Beynimizin, anlamlandıramadığı bu suratı gördüğü zaman uyguladığı mekanizma ve verdiği sinyal, “ya kaç ya da savaş” mekanizması olduğu için vücudumuza gönderilen sinyal de; kalp çarpıntısı, hızlı nabız, panikatak, mide bulantısı ve bayılma olarak geri dönüyor.
Bu fobiyi yenmenin çaresinin, bir uzman psikologdan yardım alınması gerektiğidir. Birlikte travmanın gerçekleştiği zamana inilerek, üzerinde konuşulmalı ve durum izah edilmelidir. Birçok fobinin tedavisi her ne kadar korkulan şeyin üzerine gitmek olsa da bu durum kötü sonuçlar ve tehlikeler doğurabileceğinden, bir doktor kontrolünde ve tavsiyesi üzerine gerçekleştirilmelidir. Eğer bu korku, bir travma veya çocukluk hikayesi taşımıyorsa yani bir film, kitap ya da dizide görülen bir sahne eseriyse o zaman bu korkuyu yenmek, palyaço kılığındaki suratın gerçek kimliğini yani boyalı suratın arkasındaki kişiyi görerek düzeltilebilmektedir.
Yine de her daim soğuk, duygusuz ve güvensizlik hissi veren palyaçolar; insanları huzursuz hissettirmeye devam edecek olan karakterlerdir. Sevimli maskotlar, çocuklar için kullanılabilecek en tehlikesiz karakterler olacaktır.
Çözülmesi zor ama ortaya çıkışı tek bir ana dayanan travmalar, umut edelim ki palyaçolar yüzünden olmasın.