80’li yıllar.
Arabaların markaları ve modelleri bir hayli artmaya başlamış. Henüz rekabet zirvede değil. Çünkü amaç araba satmak. Afişe bakıldığında, günümüz ile kıyaslarız. Trajikomik. Yenilikler; çakmak, arka cam sileceği. O yıllar için aslında ne kadar büyük yenilikler. Arabanda çakmak var. Geri viteste lambalar yanıyor. İnsanların ilgisini çekiyor değil mi? Çünkü o yıllarda zaten yapılabilecekler bunlar. Zirveye oynuyorlar. Bu araca sahipseniz, güçlüsünüz. Neden? Çünkü arabanızda diğer arabalarda olmayan özellikler var. İşte burada yavaş yavaş popüler kültüre kölelik başlıyor.
Zaman ilerledi. 90’lı yıllar.
Arabesk furyası. Ülkede döviz var. Köşeyi dönme çabası, hayali ihracat. Artık araçlar daha teknolojik. Popüler kültüre bağlılık iyice artmaya başladı. Taunus’u olan biri Renault’u olan birinden daha güçlü. Çünkü bu araba daha modern, daha teknolojik, daha pahalı. Rekabet artıyor fakat amaç hala araba satmak. Bunu alırsan güçlüsün ama diğerini alırsan zayıfsın algısı. Değişen şey nedir peki? Teknolojinin bir tık daha fazla olması. Orantı aynı, amaç aynı. 80’li yıllarda arabanda çakmak varsa insanları etkilerdin, 90’larda ise araban daha sessizse, daha hızlıysa etkiliyorsun. İnsanları etkilemek sana; senin güçlü olduğunu hissettiriyor. Popüler kültür kana karışmaya başlıyor…
2000’li yıllar.
Milenyum. Artık arabalar çok teknolojik. Amaç araba satmakla kalmıyor, markalar arası savaş başlıyor, rekabet yükseliyor. Neden? Çünkü popüler kültür sadece halkta kalmıyor. Markalar da güçlü olduğunu göstermek istiyor. Arabandaki çakmak, içinin sessizliği, hızı, insanları etkilemeye yetmiyor. Güçten düşüyorsun, zayıflıyorsun. Sana bu hissettiriliyor. Daha iyisini almak zorundasın çünkü güçlü olmak zorundasın, popüler kültür kanına karıştı. Modern araba algısı gittikçe değişiyor. Artık para ön planda. Pahalı arabaya binen insan güçlüdür. İmaj değişiyor, kıvama getirmeye başlıyorlar. Çaresizsin, almalısın. Kimse zayıf insana saygı duymaz, bu arabayı alırsan sana saygı duyarlar. Bak, sen erkeksin, kadınlar senin ilgini çekiyor; araban da kadınların ilgisini çekiyor. Sana ne sattığımın bir önemi yok. Modern araba işte, kurcalama fazla. 80’lerde, 90’larda ne verdiysem aynı orantıda 2000’de de onu vereceğim. Araban kendi kendine park edecek, geri viteste artık lamba dert değil çünkü kameran var. Saygı istiyorsan modern araba alacaksın, buyur modern araba…
Finale geldik. Günümüz…
Rekabet zirvede, amaç araba satmak değil; imaj, güç, mutluluk satmak. Bir erkeğin kullandığı araba ne kadar pahalı ve gösterişliyse, o erkek eşdeğer olarak güçlü. Bir kadının güzelliği takipçi sayısıyla orantılı. İmaj yaratıldı artık. Popüler kültüre köle olmayan sayısı yok denecek kadar az. 80’li yıllardan günümüze ne değişti? Sadece teknolojinin fazlalığı. Çakmak yok, şoförsüz gidebilen araba var. O zamanlar o etkilerken, şimdi bu etkiliyor. Peki nereye kadar gidecek bu? Uçan arabalar? Kırılmaz, dökülmez, bozulmaz arabalar? Yapamazlar mı sizce? Tabii ki yaparlar. Peki neden yapmıyorlar? Çünkü sona gelinir, zirve olur, herkes alır, zayıf kalmaz. Herkes sahip olursa, kimse mutlu olmaz. Amaç araba değil, güç. Araban pahalıysa kız arkadaşın güzel, araban yoksa kız arkadaşın yok. Modernliğin Aracı Otomobil mi? Otomobil dört tekerlekli, bir yerden bir yere ulaşımı kolaylaştıran bir araç, yaratılan algı ile modernlik. Tarlaları hayvanlar ile sürerlerken traktörü olanlar zengindi.
Modernliğin Aracı Otomobil. Bence değil. Modernliğin aracı güç ve gücün aracı da para. Modernliğin aracı para hocam. 1 milyon liralık bir araba modern, değil mi? 30 bin liralık bir araba ise değil. Trafikte ikisi de duruyor. Popüler kültür algısı artık dünyanın her yerinde. Eskiden lüks olan araç artık ihtiyaç. Çünkü bize daha fazla mutluluk satmak zorundalar. Bizi daha sessiz ve fazla çalıştırmaları gerek. Bunun için de gözümüzü boyamaları lazım. Arabaların uçuk olması lazım, pahalı olması lazım. Alalım ve güçlü olalım, insanları etkileyelim. 5 liralık bir saat ile Rolex arasındaki fark nedir? İkisi de size zamanı söylüyor. Ama Rolex sahibi güçlüdür.
Modernliğin Aracı Otomobiller eğer bize mutluluk satmak, imaj yaratmak için satılmasaydı da arabası olan birine; ‘’aaa arabası var çok modern’’ diyebilseydik…